16 Ocak 2022 Pazar

İLK VE SON

Uzun bir aradan sonra herkese yeniden merhaba.  Öncelike yeni yılın bu ilk yazısına başlarken herkese sağlıklı ve mutlu, huzurlu yıllar diliyorum. Bloğumu incelerken fark ettim de yazılarımın çoğunu kış aylarında yazıyorum. Havaların soğuk olması ve genellike evde olmamdan dolayı olabilir. 

Her neyse, yine bir soğuk kış akşamında kahvemi alıp, klavyemin başına geçtim. 

Bugün ilk kez bir Türk dizisi hakkında yazacağım. Yabancı dillere olan ilgim, türkçe içerikler izlememe engel oluyor. Eğer izlersem sanki vaktimin boşa gideceği hissine kapılıyorum. Sadece hasta veya keyifsiz olduğum zamanlar türkçe bir yapımlar izlerim. Geçenlerde yatak döşek hasta yatarken ufak bir araştırma yaptım. '' Blutv Türk dizi incelemeleri '' videolarına göz gezdirdim. Blutv bu alanda çok iyi olduğu için direkt bu şekilde arama yaptım. Ve harika bir dizi buldum. Bugün dahi tam anlamıyla etkisinden çıktığımı söyleyemem.  

Televizyonu sadece Premier Lig maçlarını izlemek için açan birisi olarak, sadece internet platformlarında yayınlanan kült sayılabilecek Türk dizilerini izlerim. Masum, Şahsiyet vs. Ayrıca genelde suç, gizem, polisiye dizilerden hoşlanıyorum. Drama, aşk vs gibi yapımları pek tercih etmem. Çünkü etkileniyorum, etkilendim. Binge watch yaptım. Tüm bölümler iki günde bitti.Daha önce beni bu kadar içine çeken etkileyen bir dizi pek izlemedim.

İlk ve Son

Salih Bademci ve Özge Özpiriçci'nin başrolde olduğu dram dizisidir. İtiraf etmeliyim ki, bu iki harika oyunucuyu bu diziyi izlemeden önce tanımıyordum. Diziden sonra hemen sosyal medya takip ettim. 

Kadın - Erkek ilişkilerini konu ele alıyor. İnsanların geçmişleriyle ilgili ailelerininden getirdikleriyle, gördükleriyle kendi yaşamlarını nasıl şekillendikleriye ilgili gözlemler harikaydı. Bunları tüm şeffaflığıyla izleyiciye gösterilmesi çok iyiydi. Diğer dizideki kurgulardan kurtulup, gerçek hayatında yaşanılması olanak dahilinde olan kesitler bolca mevcut. Bu da izleyiciyi kendisine çekiyor. Zaman zaman ağladığım yerler oldu. 

Sanki Barış bendim ve  o ilişkiyi ben yaşıyor gibi hissettim. Üzüldüm, sevindim. Sigara kullanmıyorum. Kullanmak istedim. Ailelerin çocukları üzerindeki etkilerini görmemi sağladı. İzlediğim dizide ya kendimden bir şeyler bulmalıyım veya bana bir şey öğretmeli, katmalı. Kriterim budur.

Deniz karakteri beni çok korkuttu. Kadınlar cidden böyle mi? Fakat, galiba Denizi gibi birisiyle birlikte olmak isterdim. Hiçbir şeyi, özellike örf ve adetleri önemsemeyen, asi, yaşamdan zevk almayı amaç edinmiş, kendi ayakları üzerinde durabilen bir kadın. Nasip olur mu ki?

Herkesin mutlaka bir şans vermesi gereken bir dizi olduğu kanaatindeyim. Beğenmezseniz gelin hesap sorun benden. Şimdiden ikinci sezonunu sabrısızlıkta bekliyorum. 

Hızımı alamayıp, evlerinin duvarında asılı olan afişi araştırıp, bulup, matbaacıya bastırıp, çerçeveletip odama astım. 














Kapanışımızı da her zaman olduğu gibi dizinin soundtrack'i ile yapalım.

Görüşmek üzere. Kendinize iyi bakın.